Mor Gabriel Manastırı
Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Mardin’in Midyat ilçesindeki Turabdin bölgesinde bulunan Mor Gabriel ( Deyrulumur ) Manastırı 1600 yıllık tarihiyle en eski birkaç manastırdan biridir. 397 yılında Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından kurulan Manastır, Roma imparatorlarının bağışları ve katkılarıyla yüzyıllar içerisinde gelişmiştir.
Mor Gabriel Manastırı arazilerinin hukuken tartışmalı hale gelmesi 2008 yılında bölgede tapu çalışmalarının başlaması ile başladı. Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Güngören Köyü sınırları içresinde bulunan Manastır idaresinin, komşu köylerin sınırları içerisindeki 100 hektarlık ormanlık alanı işgal ettiği öne sürülerek 2008 yılında dava açılmıştı. Mahkeme sürecinde 1936 yılında çıkarılan Vakıf Beyannamesiyle bu arazilerinin kendilerine ait olduğunu savunan Manastır davayı kazandı. Ancak hukuki süreç Yargıtay’da devam etti. Nihayetinde Yargıtay Genel Kurulu yerel mahkemenin kararını bozdu. Böylece Mor Gabriel diğer adıyla Deyrulumur Manastırının Hazineye devri için süreç başlamış oldu.
Mor Gabriel Manastırı ve tarihçesiBu şekilde gündemde yer tutan Manastırın arazilerinin Demokratikleşme paketi içerisinde yer alarak geri verileceğinin açıklanması Süryaniler arasında büyük bir sevinç uyandırdı. Süryani Kadim Metropoliti Melki Ürek, “Başbakanımızın bu hakkı tekrar iade etmelerini canlı yayında dinlediğim için çok mutluyum. Eminim hem manastır yönetimi, hem Midyat hem de bütün Süryaniler bunu alkışlayacaklardır. Bu kararı Başbakanın ağzından duyduğum anda bir çocuk gibi alkışladım. Bunu takdirle karşıladık. Bu kararı duyar duymaz Dışişleri Bakanlığımıza teşekkür maili postaladık. Başbakanımızı, hükümetimize teşekkür ettik." şeklinde bir demeçle memnuniyetini dile getirdi.
Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Mardin’in Midyat ilçesindeki Turabdin bölgesinde bulunan Mor Gabriel Manastırı 1600 yıllık tarihiyle en eski birkaç manastırdan biridir. 397 yılında Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından kurulan Manastır, Roma imparatorlarının bağışları ve katkılarıyla yüzyıllar içerisinde gelişmiştir.
Manastırın 5.ve 6.yüzyıldan kalan eşsiz yapıları, Bizans dönemi mozaikleri, kubbeleri,kapılarıyla büyük bir tarihi öneme sahip olan manastır Midyat kesme taşlarından yapılmıştır. Kilise tarafından ikinci Kudüs olarak kabul edilen Manastır, tarihi süreç içerisinde farklı isimlerle anıldı. İlk dönemlerde kurucularının isimleri ile anılan manastır sonraki yüzyıllarda rahiplerin meskeni anlamına gelen ve Süryanicede Dayro d’Umro isminden üretilen Deyr-el-Umur veya bunun Türkçeye uyarlanmasıyla oluşturulan Deyrulumur ismiyle anıldı. Bugün de kullanılan Mor Gabriel ismi ise 7.yyda yaşamış ve azizlik mertebesine yükleşmiş, yönetimi ile manastırın gelişmesinde büyük rol oynayan Turabdin Metropoliti Mor Gabriel’den gelmektedir.
Manastır kendi içinde birkaç kısımdan oluşmaktadır. Manastırın en gözde eseri ana kilise olarak da kullanılan ve Büyük Kilise olarak adlandırılan yapıdır. Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından 397 yılında temleri atılan Ana kilisenin yapımına Bizans imparatoru I.Aanstasius yaptığı bağışlarla katkıda bulunmuştu.
Manastırın en güzel ve dikkat çekici yapılarından biri de Theodora Kubbesidir. Yapımında taş ve tuğla kullanılan Theodora Kubbesi büyüleyici bir güzelliğe sahiptir.
Manastırın güneybatı ucunda bulunan Meryemana Kilisesi de İmparator II.Teodosius’un Manastıra yaptığı bağışlarla yapılmıştır.
Manastırdaki bir diğer yapı Azizler Evi’dir. Değişik dönemlerde hayatını kaybetmiş azizler buradaki 15 adet nişin içine konan mezarlara gömülmüştür. Bölgedeki anıt mezarların en büyüklerindendir.
Hristiyan dünyası için büyük bir öneme sahip olan Manastır aynı zamanda 1600 yılı aşan tarihi boyunca Süryani kilisenin ilim merkeziydi. Manastır okulundan çok sayıda patrik, metropolit, rahip, papaz yetişti. Manastır okulunun kütüphanesi de bölgenin en önemli kütüphanelerinden biriydi.Çok sayıda el yazması kitabın bulunduğu kütüphane ne yazık ki tarihi süreç içerisinde yaşanan savaşlardan yağmalardan dolayı günümüze ulaşmadı.
Bugün de Süryani kilisenin en önemli merkezlerinden biri olan Manastır Hz.İsa’nın konuştuğu dil olan Aramice’nin bir diyalektiği kabul edilen Süryanice ile duanın, ibadetin genç kuşaklara öğretildiği en etkin merkezlerden biri konumundadır.
Kaynak:
Yakup Bilge,Mor Gabriel Manastırı
Yorum Gönder